20 Şubat 2010 Cumartesi

Behlül ve Acılar - 2


Sabah ezanının ardından, anası kalkkkkkkkk, geç kalıcaz ! diye çığırmaya başlamıştı.Behlül'ün hiç umrunda değildi, tınlamıyordu yani. Gitgide anasının sesinden rahatsız oldu. Anası tekrar çığırdı; Kalk! dedi. Kalktı.


Gözü kapalı bir şekilde tuvalete girdi, sıkıştığını hissetti. Hacetini giderdi. Gözünü açtığında, klozetin içine denk getiremediğini gördü. Aman, ufff ! diyerek çıktı heladan. Anası kolundan sürükleyerek, askılıktan çıkardığı pantolon ve önlüğünü giydirdi. Yakalığa ayar olmuştu Behlül. Boğazını çiziyordu kenarları. Halbuki, anaokulu ne kadar iyiydi. Free takılıyordu. Önlük faslı bitince, kendisini mutfakta buldu. Gözlerini açmakta zorluk çekerken, ağzına sokulmaya çalışan şokelyalı ekmekle karşılaştı ve akabinde ağzına sokulan bardaktaki süt ile... Vurdular kendilerini sokaklara. Anası kolundan tutup, sürükler pozisyonda çekiştiriyordu. Bu sahneyi pazara çıktıklarında yaşıyordu. "Nedir lan benim bu çektiğim" dedi bir an içinden. Okula geldiler. Bahçeden içeri girerken, bir telaş, bir korku yaşadığını hissetti. Curcuna yeri gibiydi. Ne oluyor lan burada diyecekti ki, bir kız ile göz göze geldi. Sırıttı. Kız somurttu. Yetmedi, dil çıkarttı kız, Behlül de hareket. Sırasına girdi, istiklal marşı ve andımızı okudu. Sonrada bilindik sınıfa geçme merasimi. Sıranın en arkasında olmasından olsa gerek, sınıfa girdiğinde arka sıralar doluydu. Kabak gibi geçti en ön sıraya oturdu. Reklam panosuna benzer görüntü içindeydi, ezik hissetti kendini ansızın. Zil çaldı, yetmedi bir daha çaldı. Sınıfın çok bilmişleri; "aaaa ötmennnn ziliiiiii" diye bağırdılar; "çak mak, oley" gibi gereksiz eylemlerde bulundular. O tarafa doğru haşin bir çakış atıp, içinden "bu sınıfın salakları da bunlarmış" dedi. Öğretmen geldi, tanışma merasimi, ağlayanlar, ben annemi özledim diyenler, sümüğünü koluna sürenler, önündeki kızın saçını çekenler, birbirlerine sokakta öğrendikleri samimi sözleri sarf edenler falan derken zil çaldı. "Oh lan" deyip, attı kendini koridora... Okulu bir tanıyayım, ne var ne yok, belki piyasa da yaparım diye düşünerek üst katta çıktı. O katta büyük sınıfların ikamet etmesinden olsa gerek, erkekleri gözüne birer öküz, kızlarıysa at gibi gözüküyordu. Fena oldu. WC yazısını görünce, "heh ben zaten tuvalet için çıkmıştım bu kata" dedi içinden. WC ile avuttu kendini. Sonrasında, öğle arasındaki "Beslenme Saati" kültürünü öğrendi. Otlu ekmek kokusu sardı tüm sınıfı. Derken günün son zili de çaldı. İnşallah anam beni almaya gelmemiştir. Bir havam olsun şunlara karşı diye düşündü. Ama nerdeeee... Bir de kapıda göründüğünde, anasının elini pergel gibi açar kapar pozisyonda sallayarak "burdayımmmm, burdayımmm" diye bağırmasına daha da sinir olmuştu. İlk gün sendromu, tüketmişti bizim oğlanı, eve gitti kendini segasına vurdu. Nijerya'yı alıp, lig yaptı. Bir maç bile yapmamıştı ki, zil çaldı. "Hayyyy anasınıı....." dedi. Niyazi, ekibi kurmuş. 9 aylık oynamak için bizimkini çağırıyordu. Tamam lan bekleyin, geliyorum, hepinizi "Anne" yapacağım dedi. Ve gitti !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder