17 Şubat 2010 Çarşamba

Behlül ve Acılar - 1





Murat Mert UYSAL'la Behlül ve Acılar serisi başladı. Takipteyiz.


Behlül, 6 yaşını bitirmiş, ana sınıfından mezun olmuştu. Bergüzel halasının da dediği gibi 7'sinden gün almıştı. 7 sinden gün aldığını duyar duymaz, bakkala koştu.



İçeri girdi, yazın vermiş olduğu o, nemli ve sıcak hava dalgası, bakkalın o basık görüntüsüyle birleşince bir an "buraya niye gelmiştim lan" sözcükleri çıktı ağzından peşisıra, bakkal Hacı amca duyar, anama der diye telaşlandı. Şöyle üstünkörü tezgahın altına falan da baktı ama Hacı amca yoktu, "camidedir o ya" diyerek sulugöz sakızını kaptı. Elinde tuttuğu sakız parasını da "aman siktir et" diyerek cebine attı. Attığı an cebinin delik olduğunu hatırladı, paçasından düşen para tezgahın altına girdi. Bir siktir daha çekerek girdiği hızla bakkaldan çıktı. Yanlış zamanda mı çıktım çelişkisine düştü bir an. Nedeniyse; karşı kaldırımdan gelen sokağın başındaki "çiçek apartman"da oturan, platonik aşkı Nihan. Bir an için kalbi duracak gibi oldu. Ağzına attığı sulugöz sakızın verdiği ekşi tada aldırış etmeden sırıtmaya başladı. Gözlerinin içi gülüyordu. Kız yaklaştıkça sakızın o sıvısının daha da ekşileştiğini hissetti. Kız yaklaştıkça, yanından mı geçsem ? Yüzüne mi baksam ? yoksa hiç tınlamasam mı ? diye kurdu kafasından... Tam kızla arasında 10-15 metre kalmıştı ki, dar sokağı yararak gelen ve üstünde "Biz Mal Taşıyoruz" yazan kargonun kamyoneti girdi aralarına. Girmekle kalmadı, göz göze gelecekleri açının tam ortasına pergelle paralel çizer gibi zınk dedi,durdu. Mal indirdi. Behlül aracın arkasından dönüp, kıza baktı. Kız, onun varlığından bir haber, ağzındaki lolipopunu yalayarak, at kuyruğu saçlarını şuursuzca dalgalandırarak, hacı bakkalın köşesinden döndü, yoluna gitti. Behlül triplerdeydi. Sakızda mundar olmuştu, o istediği aromayı kız uğruna tadamamıştı. İçinden haykırdı; Hassiktir be ! Sonra neyse ya deyip, eve döndü. Half time'ında pause tuşuna bastığı "sega"sında avuttu kendini...

Devamı Haftaya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder