27 Şubat 2010 Cumartesi

Basketbolda Yobazlık



Larry Brown...ABA'de parlak sayılabilecek bir oyunculuk kariyeri ve NBA'de başlayan sonra NCAA'e kayan ve tekrar NBA'e dönen -maalesef- devam etmekte olan bir koçluk kariyeri.
Amerikan muhafazakarlığını çok iyi yansıtan kişiliği,basketbol mantalitesini daha da ileri götürmüş bir basketbol yobazına dönüştürmüştür.Tabii ki NBA'de "efsane olmuş" bir kişi hakkında bunları söylememin sebepleri var.Yoksa Allen Iverson gibi bir insanın yere göğe sığdıramadığı bir adama seviyesizce atıp tutmak haddime mi düşmüş?
1960'larda ve 70'lerde modern basketbol henüz oluşmamıştı.Pota altından oynanan kombinasyonların temeli o zaman atılmaya başlasa da,defansın şimdiki kadar önemli olmaması gibi eksiklikler vardı.Yani basketbolun temelleri bugünkünden farklıydı.İyi pivotu olan takımlar kazanıyordu.Potaya doğru giden oyuncu kafadan iyi oyuncuydu zaten.Daha sonra,Güney Amerika ve Avrupa başta olmak üzere,bütün dünyada basketbol yayıldı ve gelişti,günden güne basketbol kalitesi yükseldi.Amerika'da oynanan basketbolda bir eksiklik vardı ki dünya ve olimpiyat şampiyonalarındaki başarısızlıklar değişikliği kaçınılmaz hale getirdi.Bu eksikliği Avrupa basketbolu tamamlar bir niteliğe bürününce Avrupa'da oynayan oyunculara NBA'in kapısı açıldı.Hatta NBA'den Avrupa'ya giden Amerikan oyuncuların NBA'e dönüş oranı da arttı.Bu,Avrupa basketbol kültürünü almış oyunculardan birçoğu lige önemli etki ettiler.Bu oyuncuların seçiminde nokta atışı yapan takımlar gayet güzel basketbol oynadılar ve halen oynuyorlar.Amerikanlar kendilerini çok sert zannederler ama orada oynayan yabancı oyuncular sert olmaktan,potaya gitmekten ve alley-ooplara kalkmaktan fazlasını yapıyorlar.Gayet de sertler ayrıca.
Bu değişime kaliteli hocalar ayak uydurdu.Takımların hem kimyasına uygun hem de eksikliğini giderecek oyuncular buldular.Nowitzki olmasaydı,Mavericks NBA finali görebilirmiydi dersiniz?San Antonio'nun başında Popovich gibi vizyonu geniş birisi olmasa o dört şampiyonluğu kazanabilirmiydi?Amerikan doğumlu olmasına rağmen babasının Sırp olması basketbol konusunda Amerikancı olmamasının açıklaması olabilir belki de.Ama bir zamanlar hocası olan ve sadıçlığını yaptığı Larry Brown aynı geniş vizyona sahip değil maalesef.Tabii ki kariyerinde başarıları var.Ama onun inandığı basketbol gerçekleri artık değişti.



Larry Brown kariyeri boyunca çok az yabancı oyuncuyla çalıştı,çalıştıklarıyla da anlaşamadı.Tek şampiyonluğunu kazandığı Detroit'te genel menejer Joe Dumars'ın şampiyonluktaki katkısı bana göre Larry Brown'dan fazlaydı.Kadroda sadece iki Avrupalı vardı:Darko Milicic ve Mehmet Okur. Joe Dumars'ın draftta ikinci sırada seçtiği Darko'yu,garantilenen maçların son 1-2 dakikasını (garbage time) çıkarırsak,hiç oynatmadı.Mehmet'le olan ilişkisi gayet trajikomik.Mehmet draftta ikinci turdan seçilmiş bir sophomore için fena süreler almıyordu aslında.Fakat sorun bu değildi.Mehmet'i bir şamar oğlanına dönüştürmek üzereydiler.Örneğin Mehmet dizini kırıp üçlüğünü gönderiyordu potaya,ya da rakibin forveti veya pivotu onu savunmak için dışarı çıktığında Rip Hamilton,Tayshuan Prince boşluğu değerlendiriyorlardı.Larry Brown buna kızıyordu! Evet.Mehmet üçlük atınca bir hışımla onu kenara alıyor,bir güzel azarlıyordu Brown. "Bizim burada pivot üçlük atmaz koçum.Savunmacısını dışarı çıkarmak için öyle sağda solda gezmez de!! " gibisinden şeyler diyordu muhtemelen.Halbuki Mehmet gerektiğinde pota altında mücadelesini de veriyordu.Daha sonra New York'un başına geçti Brown.Artık para hırsı su yüzüne çıkmıştı.NBA tarihinin en kötü takım yönetimini gerçekleştirdi.Çünkü muazzam bir maddi kaynağı vardı.Elinde bu kadar maddi imkan bulunup da bu kadar kötü bir yönetimi hiçbir hoca sergilememiştir herhalde.Yine eski kafalı yönetim tarzında diretti.
Tam ondan kurtuldu basketbol camiası diye düşünüyorken Bobcats'in başında gördüm onu.Kariyeri boyunca Avrupalılar ile çalışmama huyuna devam ediyor.Zira Bobcats kadrosunda tek bir Avrupalı var şu an,o da Fransız Boris Diaw (Kadroda bir Fransız oyuncu daha var Alexis Ajinca adında ama koca sezonda 14 dakika oynamış bu arkadaş).Bu kadarı da tesadüf değildir takdir edersiniz.Brown'ın istediği türden oyuncuları var kadroda.Potaya giden,her maç smaçlarıyla göz kamaştıran,dış şutu da şöyle böyle olan Gerald Wallace var.Müthiş skorer bir oyuncu.Fakat kendisi üç sayı çizgisinin gerisinde bekleyen arkadaşına pas atarken bile altyapı ve kalite eksikliğini belli ediyor.Topu ayağına nişanlıyor arkadaşının.Yani atlet ve potaya giden bir oyuncuysa,biraz da şanslıysa,NBA'de bir kaç sezon iyi sayı ortalaması yapan ama kariyeri sona erdiğinde hiç hatırlamayacağımız bir sürü oyuncu var.
Bobcats play-offtan da şu anda 1 maç geride.Takımın bulunduğu yeri başarı sayanlar vardır mutlaka.Ama daha genç,vizyonu geniş bir hocayla,draftta doğru oyuncu seçimiyle daha kaliteli işler yapılabilirdi.Brown ne de olsa onları en fazla 1 ya da 2 sene sonra yarı yolda bırakacak (Tabii umarım ki kovulur,orası ayrı).Vizyonunu genişletip,kendini geliştirmek varken o hep aynı kalmayı yeğledi.Takımda görevini yapan,dişlileri çalıştıran kaliteli oyuncularla çalışmak varken,herhangi bir U-17 oyuncusunun atabileceği bir pası vermeyi beceremeyen 3. sınıf skorer yıldızlarla çalışıyor.Allen Iverson,bana kalırsa,hayır,Larry Brown kesinlikle dünyanın en iyi hocası değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder